MATÜRİDİLİK

             Bu mezhep, Ebu Mansur el-Matüridî diye meşhur olan «Muham-med b. Muhammed b. Mahmud»’a nisbet edilmektedir.

Matürîdi, Semerkant’da, «Matürid» mahallesinde doğmuştur. Hicri 333, Miladi 914 de vefat ettiği tesbit edilmiştir

Matürîdî’nin Metodu Ve Görüşleri[1]

a) Metodu:

            Ebu Mansur el-Matüridi ile Ebu el-Hasan el-Eş’ari ayni devirde yaşamışlardır. Herbiri, diğerinin gerçekleştirmek istediği gayeyi ger­çekleştirmeye çalışıyordu. Ancak, îmam Eş’ari, hasımlarının bulun­duğu bölgeye daha yakındı.

            Her iki imam da Kur’an-ı Kerim’in kapsadığı inanç meselelerini, akılla ve mantıkî delillerle ispat etmeye çalışıyordu. Ve Kur’an-ı Kerim’in getirdiği itikadı meselelere bağlı kalıyorlardı. Ancak, bunlardan biri, akla, diğerinden daha fazla önem veriyordu. Meselâ; Eş’ariler, Allah Tealâ’yı bilmenin, nakil yoluyla vacip oldu­ğunu kabul ederken, Matürîdî’ler, Ebu Hanife’nin metoduna uyarak, Allah’ı bilmenin akıl ile vacip olduğunu söylemişlerdir. Eş’ari’ler, şer’an bir delil olmadıkça eşyanın akıl ile idrak edilebilecek bir iyi­liği bulunduğunu kabul etmezler. Matürîdî’ler ise, eşyanın, akıl ile idrak edilebilecek, kendiliğinden bir iyiliğe sahip olduğunu kabul et­mişlerdir. Matüridi, serî delillerin irşadıyîa akla dayanır, aklî araştırma­nın gerekli olduğunu söyler. Böylece, naklî delillere dayanmayı, ger­çeği, naklî delillerden çıkarmayı ve akim, hataya düşüp sapacağın­dan korkarak, nakli delillerden başkasına başvurulmamasını gerek­li gören fıkıh ve hadis âlimlerine muhalefet etmiştir. Matüridî ile Mutezililer, aklî araştırma yap­manın gerekliliği, Allah’ın akıl ile bilinmesinin gerekliliği, eşyanın, iyi veya kötü olduğunun akîen bilinebileceği hususlarında aynı görüştedirler.[2]

b) Görüşleri:

            Matüridî’nin görüşleri, H. 3. yüz­yılın başlarında, birbirleriyle ihtilâf eden Mutezililerle fıkıh ve ha­dis âlimlerinden, mutezilîlere daha yakındı. Bu sebeple, , merhum Zâhidül Kevseri’nin şu sözü yerindedir: «Eş’ariler, Mutezile ile hadis âlimleri arasında bir yol tutmuş, Matüridiler ise Mutezile ile Eş’arîler arasında bir yol izlemiştir. Hakkında nass bulunmayan bütün temel meselelerde, nakli delillerin yanında aklî görüşlerinin bulunduğu açıkça görülür. Matüridî, daha önce de işaret ettiğimiz gibi, varmış olduğu neticelerin çoğunda Eş’arî ile ittifak etmiş fakat bazılarında da ona muhalefet etmiştir.

Türk Düşünce Ve Siyasi tarihi Açısındn Önemi:

                İslam dünyasında birçok devletciklerin bulunduğu  ve bu devletlerde çeşitli ilmi ve fikri çalışmaların yapıldığı zamanlarda, islama gireli daha uzun süre geçmemiş, islama girelide siyasi olaylara sahne olmuş türk bölgelerinde ilmi çalışmaların yapılması çok zordu.Bu ortamda imam Maturidi kendinin ilme adamış, o sıkıntılı dönemde kendini güzelce yetiştirmiş  ve mezhebini kurmuştur.[3] İmam Maturidi kendi mezhebini kurup  özellikle türk bölgelerinde sorunlara çare olmuştur. Sonra  kurulan Türk devletleride İmam Maturidinin görüşlerinden istifade etmişlerdir.kendisinden sonra gelen alimler içinde bir önder konumunda olmuştur. Onun aydınlatmış olduğu yolda özellikle türk alimler mezhebin daha geniş alanlara yayılmasını sağlamışlardır.

İslam Düşüncesi Üzerine Etkisi:

         Maturidi kelam, tefsir  ve fıkıhta son derece önemli analizler yapmıştır. Yeni kavramlar getirmiş, bazı eski kavramlarada yeni yorumlar getirmiştir.Kelama olan katkısından dolayı kendinden sonra gelen alimlere ilham kaynağı olmuş onların yolunu aydınlatmıştır.Mezhebi birçok İslam bölgesinde  benimsenmiştir.


7-İslamda Siyasî Ve İtikadî Mezhepler Tarihî Prof. Muhammed Ebu Zehra, Hisar Yayınevi: 1/218-220.

8-İslamda Siyasî Ve İtikadî Mezhepler Tarihî Prof. Muhammed Ebu Zehra, Hisar Yayınevi: 1/218-220.

[3] Kutlu, Sönmez, İmam Maturidi ve Maturidilik, (Seçki), Ankara 2003: s;51

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir